Kategoriler
Günlük

Beni Çek-me!

anadolu-universitesi-yuzuguAllah ‘ın selamı, rahmeti, mağfireti, bereketi, ihsanı ve ikramı üzerinize olsun.

Bir sabah otobüsle üniversiteye gidiyordum. Otobüsün içinde sallana sallana giderken gözüm cam kenarında oturan ihtiyar bir amcanın parmağındaki yüzüğe takıldı. Bir amcaya bir de yüzüğüne baktım. Yüzüğün üstünde “Anadolu Üniversitesi” yazıyordu. Asıl sıradışı olansa amcanın o yüzüğü takmasıydı. Takdir edersiniz ki günlük hayatımız içinde sıklıkla karşılaşacağımız bir görüntü değil. Ben de amcanın fotoğrafını çektim.

Günler sonra sosyal medyada gezerken bir fotoğrafçı arkadaşımın paylaşımına denk geldim. Aklıma otobüsteki amca geldi. Hemen sosyal medyada paylaşmaya karar verdim. Derken birden zihnimde bir şimşek çaktı. Ya Hû ben bu fotoğrafı çektim ama amcadan izin falan almadım. Amcanın yüzü pek belli değil ama… Bir yanım “Hadi paylaş!” diyor öteki yanım da “Hooop! Dur bakalım! Kul hakkına falan girmeyesin?” diyor. Yani bir Güzel’in deyimiyle içimdeki iyi ile kötü harp halinde (“… I contain an angel and a devil struggling inside,…”). Kısa bir mücadeleden sonra bu konuyu bir büyüğüme sormaya karar verdim. Gelen cevap kısaca şöyle oldu. Çektiğimiz bir fotoğrafın içindeki insanların yüzleri belli oluyorsa, bu insanlardan izin/helallik almak gerekiyor-muş. Zira bu bir hak olur-muş.

Diyeceğim o ki; hızla akıp giden hayatın içinde farkın olmadan, umursamadan, sorgulamadan yaptığımız pek çok şey var. Aman dikkat!

Selam, dua ve muhabbetle,

Allah ‘a emanet olunuz.

Kategoriler
Genel

İhtiyarlar ve Kargo

Allah ‘ın selamı, rahmeti, mağfireti, bereketi, ihsanı ve ikramı üzerinize olsun.

Yeni girişim fikrim: İhtiyar kargosu. Yok yok girişim falan değil. Sadece yakın zamanda yaşadığım bir sorun. (Hayır ihtiyar olan ben değilim!)

Tamam tamam, geyik kısmını geçip meselenin özüne gelelim.

Malumunuz ihtiyar insanlar gençler kadar teknolojiye hakim değiller. Çoğunun yapabildiği şey birini aramak veya gelen aramayı açmak. Mesaj yazabileni de nadir galiba. Yapabilene de maşaallah diyelim.

Dedem de ne yazık ki sadece arama yapabilenlerden. Dolayısıyla mesaj falan gelirse, bütün yeni mesajlar biz dedemlere gelene kadar gelen kutusunda uslu uslu oturuyorlar.

Geçtiğimiz Kurban bayramında (h. 1436) dedemlerin yanlarına gittik. Her zaman olduğu gibi telefonu aldım. Mesajları tek tek okuyorum. Bir baktım bir kargo mesajı var. “Şu günde size geldik ama sizi bulamadık. Şu şubeden gelip kargonuzu alın.” demişler. Ben acaba bir yanlışlık mı var falan dedim önce. Dedem niye kargo versin? Bir ihtiyacı olursa genelde bize söyler zaten. Neyse deyip dedeme sordum. Meğer nereden nasıl yaptı bilmiyorum bir sipariş vermiş. Bir süre sonra kargo gelmiş. Dedemleri bulamayıp geri dönmüşler. Hatta gelen mesaja göre sonra tekrar gelmişler. Girişimleri aynı şekilde sonuçlanmış.

Benim bildiğim, kargo firmaları geldikleri zaman eğer kargoyu teslim edemezlerse bir not bırakıyorlar. Hani geldik ama yoktunuz. Bakın bu da bizim geldiğimizin kanıtı olsun. Ayrıca haberiniz olsun gelin şubeden alın öyle günlerce nerede kaldı bu kargo diye beklemeyin, diyorlar. Kapıda bir kağıt falan var mı diye dedeme sordum. Not mot görmemişler. Kargo firması da iki kere geldik yoktunuz diyor. İlginç bir durum söz konusu.

Düşünüyorum; dedem de babaannem de evden dışarı çıkmazlar. Nasıl oluyor da kargo firması teslimatı yapamıyor o zaman… Sonra bende şimşekler çaktı.

Dedem, babaannem ihtiyar insanlar. Haliyle de kulakları zor işitiyor. Hele bir de uykudalarsa… Zaten yataktan kalkıp kapıyı açmaları kaç dakika sürüyor. Kargo elemanı evdekilerin halini ne bilsin… Bir iki kere kapıyı çalmıştır. Bakmıştır ses seda yok. Çekip gitmiştir.

sign-old-peple

Demek ki bu kargo sisteminde bir açık var. Teslimat yapılacak kişi engelli veya ihtiyar olabilir. Dolayısıyla normal bir insan gibi hemen kapı ziline cevap veremeyebilir.

İyi, güzel. Problemi tespit ettik. Peki çözüm ne olabilir? Benim aklıma iki şey geldi. Bunlar daha ziyade varolan sistem üzerinde iyileştirme gibi. Çığır açıcı şeyler değil.

(Aslında buraya bir girişim fikri gelecek.)

Birincisi, kargo verilirken teslimat yapılacak kişinin ihtiyar/engelli olduğu ve teslimatta daha dikkatli ve sabırlı davranılması gerektiği notu düşülebilir. Kargo elemanı zile daha uzun basar. Kapıda daha uzun süre bekler falan. İkincisi galiba var. Ama yine de söyleyeyim. Alternatif bir alıcı belirtilebilir. Apartmandaki veya sitedeki bir komşu mesela.

Tabi böyle çözümler olsa bile ihtiyar bunu bilmeyebilir. En azından telefondan sipariş alıyorsa telefonun diğer ucundaki satıcı bunu özellikle sorabilir, alıcı kişinin özel bir durumu var mı falan. Ürün kargoya verilirken teslimata ilişkin özel not düşülür.

Başka çözümler de olabilir. Burada mühim olan kargo şirketlerinin böyle bir hassasiyetinin olmasıdır. Bu minvalde belki kargo şirketlerine e-postalar gönderilebilir. Duyarlı bir kargo şirketi çıkacaktır diye umut ediyorum.

Hepsinden önemlisi; Allah (c.c.) hepimize khayrlı, uğurlu, sağlıklı, afiyetli, bereketli, başarılı ve uzun ömürler nasip etsin. Âmin.

Selam, dua ve muhabbetle,

Allah ‘a (c.c.) emanet olunuz.

Kategoriler
Genel Günlük

Gebze Teknik Üniversitesi’ne Nasıl Gidilir?

Allah ‘ın selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı, affı, mağfireti, rızası üzerinize olsun,

Gebze Teknik Üniversitesi (GTÜ) ‘ni kazanan pek çok öğrencinin kara kara düşündüğü şeylerden biri İstanbul ‘dan okula nasıl gidileceğidir. Ben size şu ana kadar bulduğum alternatif yolları sıralayayım:


Daha Büyük Görüntüle

1- Gebze-Harem Minibüsleri:
Harem ‘den kalkıp Gebze merkeze kadar giderler. Yolculuk Göztepe Köprüsü ‘nden Çayırova McDonalds ‘a 1,5 saat kadar sürüyor. Yol ücreti ben en son bindiğimde 3 TL civarıydı. Fakat bu epeyce bir süre önceydi. Şuan daha fazla olabilir.

Gebze_Harem_Minibüs

2- Banliyö:
Eski Haydarpaşa – Gebze trenlerinden bahsediyorum. Artık Marmaray olarak geçiyor. Şuan bildiğim kadarıyla kullanılmıyor çünkü YHT çalışmaları var. Fakat 29 Ekim ‘de Pendik-Gebze arası seferlerin başlayacağı söyleniyor. Üniversitenin çok yakınında bir istasyon (Fatih) var. Tren kullanıma açıldığında buradan Pendik ‘e ve devamın Marmaray sayesinde karşıya bile gidebilirsiniz. Yolculuk eskiden Göztepe-Fatih istasyonu arası 40 dk civarıydı. Yeni trenler sayesinde bu süre belki biraz daha kısalır.

Gebze_toplu_tasima_ulasim

3- Kadıköy-Kartal Metro & 17B:
Malumunuz M4 metrosu açıldı. Göztepe ‘den Kartal ‘a gidiş (yeryüzünden yerdibine inip oradan tekrar yeryüzüne çıkmayı da katarsak, çünkü ciddi vakit alıyor) 35-40 dk sürüyor. 17B ise IETT ‘nin tren çalışması sebebiyle koyduğu ve eskiden Pendik-Gebze arasında çalışırken şimdi Kartal-Gebze arasında çalışan otobüstür. Kartal Köprüsü ‘nün Kartal sahiline inen yolun üzerindeki duraktan kalkar. Tek bilettir. Kartal – Gebze arası 40 dk kadar sürmektedir. Okulun yakınında bırakır. Her 15dk bir olmakla birlikte yoğunluğun azaldığı zamanlarda bu otobüs yarım saate bir kalktığı da olmuştur. Tecrübeyle sabittir. Tabii otobüs bozulmuş olabilir. Bazen öyle oluyor. Daha doğrusu biz bilmiyoruz da şoförlerin bize söylediği budur.

4- 130Ş & 500T:
Üniversite, Tuzla (İstanbul) ile Gebze (Kocaeli) sınırında yer almaktadır. Gebze tarafındaki mahallenin ismi Çayırova ‘dır. Tuzla tarafındaki mahalle de Şifa Mahallesi ‘dir. Bu iki otobüs ile okula gelmek isterseniz Şifa Mahallesi’nde inip 2 kmlik yolu yürümek zorundasınız. Bu arada 2 kmlik yol indiğiniz yer ile Bilgisayar Mühendisliği arasındaki yoldur. Kimya ve Biyoloji bölümleri bizden de uzaktalar. O zaman herhalde 2,5 km yürümeniz gerekir. Eğer bu yolu seçecekseniz bir yürüyüş ayakkabısı alın 🙂

IETT_131T_522

5- M4 Metrosu & KM10:
Daha önce M4 metrosundan bahsetmiştim. Eğer okumadıysanız madde 3 ‘ü okuyunuz. KM10 ‘da 17B gibi özel bir otobüstür. Tam olarak nereden kalktığını bilmiyorum. Fakat sabah saat 08:00 – 08:10 civarında E5 üzerindeki Kartal Köprüsü’nün Gebze istikametinde giderken sağda kalan otobüs durağından geçmektedir. Özel olarak saat 08:00 otobüsü üniversiteye gelmektedir. Akşam da 16:00 ve 17:00 ‘de aynı şekilde okulun önündeki servis alanından kalkar ve M4 metrosuna gider. Yol E5 trafiğine bağlı olmakla birlikte takriben 30 dk sürmektedir.

Yolunuz açık olsun (âmin).
Allah ‘a emanet olunuz.
Selam, dua ve muhabbetle…

Kategoriler
Günlük

GTÜ vs BOUN

Allah ‘ın selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı, affı, mağfireti, rızası üzerinize olsun,

Kız kardeşim bu sene liseden mezun oldu ve Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nü kazandı. Akşam yemeğinde kayıt günü ne yaptığını, gününün nasıl geçtiğini sormuştum. Konuşmamızın sonunda üniversitelerimizin kampüsünü yarıştırırken bulduk. Buyrun kimin üniversitesi daha iyi siz karar verin.

  • BOUN boğaza nazır. GTÜ kocamaaaaan bir denize (Marmara) nazır.
  • BOUN’da kediler var. GTÜ’de kediler, köpekler, kırlangıçlar, martılar, yılanlar! (vallahi billahi gördüm), tavuklar, inekler hatta leylekler bile var. Ha bir de geçen gün hava uçan 4 kanatlı ayy pervaneli bir şey gördüm. Onu da sayabiliyor muyuz bilmiyorum.
  • BOUN’na yeni metro yapıldı. GTÜ’nün tam ortasından YHT geçiyor.
  • BOUN’nun kampüsü yeşil. GTÜ yemyeşil. Öyle ki iki hafta içinde çatlamış toprak yemyeşil olabiliyor. Ayrıca bir sürü meyve ağacı var. TSE, sağolsun, zamanında buralara meyve ağaçları dikmiş herhalde. Gidip dalından organik dut, elma, armut, kirazımsı-vişnemsi birşey yiyebiliyoruz mesela.
  • BOUN’un tarihi binaları var. GTÜ’nün tarihi, yarı taştan yarı betondan tarihi devlet binaları, memur lojmanları, bekçi kulübeleri var.
  • BOUN’un ortasından geçen deresi yok. GTÜ’nün kampüsünü ortadan ikiye ayıran ve kış aylarında taşabilen deresi var.
  • BOUN’da cami yok. GTÜ’nün camiisi var.
  • BOUN’un giriş kapısı eski püskü. GTÜ’nün giriş kapısı uzayımsı gibi değişik.

Daha pek çok şey bulabilirim ancak BOUN’u daha fazla ezmek, üzmek istemiyorum. O yüzden burada bırakıyorum. 😛

Allah’a emanet olunuz.
Selam, duâ ve muhabbetle.