Kategoriler
Genel

Artık Hayatta Olmayan Ünlünün Başına Gelenler

Allah ‘ın selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı ve ikramı üzerinize olsun Efendim,

Dikkatimi çeken bir şeyi paylaşmak istedim. Türkiye’de (hatta bence dünyada da böyle) bazı insanlar ünlü kişiler hakkında onlar daha ölmeden önce bir şeyler yazıyorlar. Ama gerçekten… Bir düşünün şimdi. Ünlü bir kişi öldüğü zaman bir hafta içinde bir kitabı çıkmıyor mu? Çıkıyor abi hiç öyle deme. Görüyoruz işte. Bak hemen Mehmet Ali Birand hakkında da yazmışlar, mesela.

Benim kafamda süreç şöyle canlanıyor. Bakıyorlar kim hasta, kim ölüm döşeğinde, kimin yaşı ilerlemiş, kim yakın zaman için de ölebilir. Tamam kimin ne zaman öleceği belli değil ama adamlar kendilerince böyle yüksek ihtimal vermişler. Neyse canım işte önce böyle bir liste oluşturuyorlar. Sonra başlıyorlar yazmaya… Şöyle yaklaşık bir 150 sayfa falan olması lazım. Otobüste, minibüste, metroda, metrobüste okunabilmeli ama. Çok kalın olmasın mümkünse. Ha bu arada kişisine göre 300’de olur. Böyle böyle bir arşiv oluşturuluyor. Zaman içinde de işte beklenen olmaz da Allah daha uzun ömür vermişse ünlüye, o zaman gelişen olaylara göre eklemeler yapılıyor. Geldik son kısmaaaa. Ünlü kişi öldü mü? Öldü! (Müslüman ise Allah rahmet eylesin) Gönder yazıyı hemen bassınlar. Zaten şuydu, buydu, basıldı derken bir hafta geçiyor. O süreçte ünlünün helvasını yemiş varsa şayet bütün şarkılarını, türkülerini, özlü sözlerini, şiirlerini ezberlemiş oluyoruz. Sıra geliyor onun için yazılmış kitaplara. Bu da bence şu yüzden; biz zaten o ünlüyü pek tanımıyoruz. Ama bakıyoruz herkes ohooooo yalamış da yutmuş be abi! tweetler, posterler, yazılar, günlükler, videolar, ıdılar ve bıdılar her yerde. En yakın arkadaşımız (sanırsın ki o ünlüyle alakası yok ama) hakkında sürekli bir şeyler söylüyor. Ya Hu biz kültürsüz müyüz? Bu adamı nasıl bilmeyiz? Nasıl tanımayız?!!! Al bir kitap ve oku öğren bakalım kimmiş bu adam? Neyin nesiymiş? Ne yermiş? Ne içermiş? Gençliğinde ne yapmış? Nesi meşhurmuş bu zatın? Hakkında tüketilecek son bir şey kalmıştı. O da kendisiydi. Onu da tüketmiş oluyoruz. Hadi geçmiş olsun.

Ez cümle 🙂 Allah hepimizi O ‘nun râzı olduğu bir kulu olarak yaşamış ve O ‘nun râzı olduğu bir kulu olarak huzuruna varmış kullarının zümresine dahil eylesin. Allah hepimize khayrlı uzun ömürler versin. Allah hepimize Efendimiz ‘in (s.a.v.) sancağı altında Kendisiyle, diğer peygamberlerle, şehidlerle, sıddıklarla (ve hocalarımızla) birlikte gölgelenmeyi nasip etsin. Rabbimiz bizi böyle tüketilenlerden değil de sürekli hatırlanan, tanıyanların, bilenlerin ömürleri boyunca en azından ölenlerin Hicri doğum günlerinde onlar için 3 İhlas ve 1 Fatiha okudukları kullarından eylesin (âmin).

Kategoriler
Günlük

Safları Sıkı Tutma Yöntemi

Allah ‘ın selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı, affı, mağfireti, sevgisi, rızası, merhameti, nuru üzerinize olsun Efendim.

Rahman ve rahim olan Allah ‘ın (c.c.) adıyla günlüğüme başlıyorum.

(Bunu da genç, benden küçük günlük yazarı kardeşlerden öğrendim. Besmele ile başlıyorlar. Ne güzel! Maşaallah… Allah onlardan râzı olsun. Bu arada mesela Gazali de öyle yapmış. Geçtiğimiz ay bir kitabını okumuştum. Orada gördüm. Ben de önce küçüklerimi sonra Gazali’yi örnek alarak besmele ile başladım.)

Efendim malumunuz cemaatle namaz kılarken safları sıkı tutmamız gerekiyor. Fakat (ne yazık ki) şuan ki durum olması gerektiği gibi değil. Birimiz ile ötekimiz arasına ben zorlasam bir şehir sığdırırım. Maket tabii. Tamam tamam kabul; biraz abarttım ama safların sıkı olmadığı konusunda hem fikiriz değil mi? Heh! Şimdi bunu aklınızın bir köşesinde tutun. Orada azıcık dursun. Buraya geri döneceğiz inşaallah.

Geçtiğimiz aylarda merhum hocamız Mehmet Zahid Kotku (Rh.A.) ‘in bir sohbetini dinlerken özet olarak şunları söylediğini duymuştum. Daha doğrusu aklımda bu şekilde kaldı. Bir yanlışım varsa lütfen ama lütfen düzeltin. (Konuya dönüyorum.) Biz namaza duruyoruz ya hani, imamdan başlayarak feyz yayılırmış sağa ve sola. İnsandan insana geçermiş. Ama saflar sıkı olmayınca kablosuz ağ gibi oluyor(muş). Hız biraz daha düşüyor. İmamdan uzaklaştıkça, arka saflara doğru gittikçe insanların arasındaki boşluklar artıyor (çünkü imam namaza durmadan arkasına dönüp bakıyor ya, işte o yüzden ilk safta genelde sorun olmuyor. Bir de ton ton amcalar zaten dikkat ediyorlar safların sıkı olmasına). Haliyle de o feyz arkalara iyi gitmiyor. Hani modemin evin bir ucunda olup bizim evin öteki ucundan internete bağlanmaya çalışmamız gibi bir şey işte. Normalde veri kaybı olur. Veriler havadan tekrar tekrar gönderilir. Burada da feyz kaybı oluyormuş gibi. Ama safları sıkı tutunca ne oluyormuş? O zaman da kablolu bağlantı yapmışsın gibi arada fiber optik kablo varmış gibi oluyor. Feyz en arkaya kadar kayıpsız ve ciuvvv diye ışık hızında gidiyor. Hâl böyle olunca da namaz daha güzel oluyor. Tamam şimdi aklımızın sağ tarafına geri dönüyoruz.

Ben de işte kendi üzerime düşeni yapayım, safın sıkı olmasını sağlayayım diye bir metod buldum. Kimseyi “Amca, abi, kardeş, hey ufaklık, bücürük” diye seslenip zorla çağırmaya gerek olmuyor. İmamın olduğu taraftaki kişiye iyice yaklaşıyorum. Yani imam benim sağımdaysa sağdaki kişiye gibi. Adam uyuz oluyor ama omzum kolum iyice değiyor. Sonra omuzlarımı iyice kaldırıyorum ve ellerimi üst üste getirip aşağı doğru uzatıp sanki birazdan havuza dalacakmış gibi böyle o hale getiriyorum. (Şuan anlattıklarımı yapmaya çalıştığınızı hayal ediyorum da… 🙂 ) Neyse bu arada diğer tarafımdaki zat-ı muhterem de arada iyice boşluk olduğunu görerek biraz daha yaklaşıyor bana. Çünkü o kadar boşluk olmasından o da rahatsız aslında. Hani içinden “Ya Hu abartmasam mı acaba?..” diyor gibi. Bu arada imam tekbir getiriyor ve herkes namaza duruyor. Biz durmuyoruz ama! Sakın! Bir arslan gibi avımızı gözetliyoruz. O da tekbir getirip namaza duruyor mu? Heh işteee kapana kısıldııı. Artık kaçacak yeri yok… Gevşeyip normal şekilde duruyoruz ve namaza başlıyoruz. Biz imam tarafındaki kişiye yanaşmıştık zaten. Öteki taraftaki de bize kendiliğinden, vicdanı el vermediğinden, yanaşınca (ki arada yine biraz boşluk bırakıyor zaten sorun yok) ve biz de normal şekilde durunca saf tam oluyor. Hatta biraz sıkı oluyor gibi. Allah kabul etsin! (âmin)

Tabi bu arada sizin gibi hassas birisi gelirse ve size yapışırsa o zaman bütün namazı öyle kılmak zorunda kalırsınız. (Ki benim başıma geldi. 🙂 ) Ama sorun yok zaten güzel olan o 🙂

Ben bu arada konu ile alakalı bir kaç hadis-i şerif bulmuştum. Onları da istifadenize sunayım istedim.

Allah ‘a emanet olun.

Selam, dua ve muhabbetle.

[well_box]

Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Saflarınızı düz tutunuz. Zira safların düz olması namazın tamam olmasını sağlayan hususlardan biridir.”

Buhârî, Ezân 74; Müslim, Salât 124. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 93; İbni Mâce, İkâmet 50

[/well_box]

[well_box]

Nu`mân İbni Beşîr radıyallahu anhümâ, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim dedi:

“Saflarınızı düzeltiniz, yoksa Allah Teâlâ’nın aranıza düşmanlık sokacağını iyi biliniz.”

Buhârî, Ezân 71; Müslim, Salât 127. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 93; Tirmizî, Mevâkît 53; İbni Mâce, İkâmet 50.

Müslim’in bir başka rivayeti şöyledir:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem okları düzeltir gibi saflarımızı düzeltirdi. Bizim buna alıştığımızı görünceye kadar böyle yapmaya devam etti. Kendisi birgün namaza çıktı ve namaz kıldıracağı yerde durdu. Tam tekbir almak üzere iken göğsü saf hizasından dışarı çıkmış bir adam gördü. Bunun üzerine şöyle buyurdu:

“Ey Allah’ın kulları! Saflarınızı düzeltiniz; yoksa Allah Teâlâ’nın aranıza düşmanlık sokacağını iyi biliniz.”

Müslim, Salât 128.

[/well_box]

[well_box]

Berâ İbni Âzib radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem göğüslerimize ve omuzlarımıza dokunarak bir baştan diğer başa safın arasında dolaşır ve şöyle buyururdu:

“İleri geri durmayınız. Sonra kalpleriniz de birbirinden farklı olur”. Ve sözlerine şöyle devam ederdi: “İlk saflarda bulunanlara Allah rahmet, melekler de dua eder.”

Ebû Dâvûd, Salât 93. Ayrıca bk. Nesâî, İmâmet 25

[/well_box]

[well_box]

İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Saflarınızı düz tutunuz. Omuzları bir hizaya getiriniz. Aralıkları kapayınız. Saf düzeni için elinizden tutup çeken kardeşlerinize yumuşak davranınız. Şeytanın girebileceği boşluklar bırakmayınız. Allah, safları bitişik tutanların gönlünü hoş eder. Safları bitişik tutmayanlara Allah nimetlerini lutfetmez.”

Ebû Dâvûd, Salât 93, 98

[/well_box]

[well_box]

Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Saflarınızı sık tutunuz. Safların arasını yanaştırınız. Boyunlarınızı bir hizâya getiriniz. Canımı elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, saffın boş kalmış aralıklarından şeytanın bodur, kılsız siyah koyun gibi girdiğini görüyorum.”

Ebû Dâvûd, Salât 93. Ayrıca bk. Nesâî, İmâmet 28

[/well_box]

Kategoriler
Anlatım Linux

Sublime Text 2 Yükleme (Linux Mint)

Esselamu aleykum ve rahmetullah ve berekatuhu,

Siz de benim gibi her seferinde bir kod dökümanını açmak için uzun uzun sublime uygulamasını koyduğunuz dizinden seçmekten bıktıysanız aşağıda anlattıklarımı uygulayabilirsiniz. Bir kabuk kodu (shell script) yazdım. Çok basit bir kod. Siz alıp özelleştirebilirsiniz. Başka kontroller ekleye de bilirsiniz. Ben ihtiyaç duymadım. Benim kullandığım Linux (linuks diye okunur bu arada sakın linaks falan demeyin – Linus Torvalds böyle okuyor ben bilmem) dağıtımı Mint Xfce. Bu yüzden çözümüm de bu dağıtıma göre oldu. Ama sanıyorum Ubuntu için de oluyor. Daha doğrusu Ubuntu temelli dağıtımlar için diyeyim. Gelelim çözüme:

[well_box]

#!/bin/bash
#indirilen belgeleri klasöre çıkartma
tar xvjf Sublime*Text*2*.tar.bz2
#uygulama klasörünü opt dizinine taşıma
sudo mv -f Sublime*Text*2 /opt/
#komut satırından açabilmek için sembolik bağlantı oluşturma
sudo ln -s -f /opt/Sublime*Text*2/sublime_text /usr/bin/sublime
#uygulama için varsayılan açma dosyası oluşturma
#(launcher demek istiyorum ama İngilizce’ye çeviremedim)
#(Tırnak içindeki alanı keyfinize göre düzenleyebilirsiniz.)
echo “[Desktop Entry]
Name=Sublime Text 2
GenericName=Text Editor
Comment=Edit text/code files
Keywords=Plaintext;Write;
Exec=sublime
Terminal=false
Type=Application
StartupNotify=true
MimeType=text/plain;
Icon=/opt/Sublime Text 2/Icon/256×256/sublime_text.png
Categories=TextEditor;IDE;Development
Actions=Window;Document;
X-Ubuntu-Gettext-Domain=sublime” > sublime.desktop
#açma dosyasını olması gereken dizine taşıma
sudo mv -f sublime.desktop /usr/share/applications/

[/well_box]

Bu kodları bir kabuk kodu dökümanına (Örn. ıdıVeBıdı.sh ) yapıştırıp kullanabilirsiniz.

UYARI: Kopyala-yapıştır işleminden sonra 10. ve 23. satırlardaki tırnak işaretlerini tekrar silip tekrar yazmayı unutmayın. Yoksa hata alırsınız.

Allah ‘a emanet olun. Selam, dua ve muhabbetle Efendim…