Kategoriler
Genel

Hastalık, Kıtlık ve Zulmün Sebepleri (Alıntı)

Allah ‘ın selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı, affı, mağfireti, rızası üzerinize olsun.

Abdullah İbn-i Ömer (r.anhumâ) anlatıyor:

“Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) mescidinde on kişi vardı: Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali, İbn-i Mesûd, Muâz b. Cebel, Huzeyfe, Abdurrahman b. Avf, Ebû Saîd radıyallâhu anhüm hazretleri ve ben de onuncu kişiydim. Ensardan bir genç geldi ve Resûlullâh’a (s.a.v.) selam verip oturdu. Sonra da

“Yâ Resûlallâh! Mü’minlerin hangisi en faziletlidir?” diye sordu. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)

“Ahlâkı en güzel olandır,” buyurdular. “En akıllısı, en zekisi kimdir?” diye sordu. “Ölümü en çok hatırlayan ve ölüm gelmeden önce ona en güzel şekilde hazırlık yapandır. İşte en akıllı bunlardır.” buyurdular. Bu cevaptan sonra genç sustu.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de bize döndü ve “Ey muhâcir topluluğu! Başınıza şu beş şey geldiği zaman artık hiçbir şeyde hayır kalmamıştır. Bu beş şeyin sizin başınıza gelmesinden Allâhü Teâlâ’ya sığınırım.

1- Zina açığa çıkar ve açıkça işlenirse, muhakkak vebâ hastalığı artar ve onlardan önce gelip geçmiş milletlerde görülmeyen hastalıklar çıkar.

2- Ölçü ve tartıda eksiklik yaparlarsa muhakkak kıtlık, geçim sıkıntısı ve idarecinin zulmüne uğrarlar.

3- Mallarının zekâtlarını vermezlerse muhakkak gökten bir damla yağmurdan bile mahrum bırakılırlar. Hayvanlar da olmasa hiç yağmur göremezler.

4- Allâhü Teâlâ’ya ve Resûlü’ne verdikleri sözlerinden dönerlerse Allâhü Teâlâ onlara, kendilerinden olmayan bir düşmanı musallat eder de sahip oldukları servetlerin, mülklerin bir kısmını alırlar.

5- İdarecileri, Allâhü Teâlâ’nın kitabıyla hüküm vermez ve Allâhü Teâlâ’nın hükümleri karşısında onları serbest bırakır (işlerine geldiği gibi amel ederler)se Allâhü Teâlâ aralarında harb, fitne ve ihtilaflar çıkarır.”

Allah’a emanet olunuz.
Selam, duâ ve muhabbetle…

Kategoriler
Genel

Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ülkelerinin Bayrakları

Allah ‘ın selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı, affı, mağfireti, rızası üzerinize olsun

Ortadoğu’daki ve Kuzey Afrika’daki bazı ülkelerin bayrakları üzerine ufak bir araştırma yapmak istedim. Çünkü ortak renkleri olduğunu fark ettim. Renklerin anlamları, çizgiler ve diğer semboller ilgi çekici geldi.

Araştırmayı evdeki İslam ülkelerine dair ansiklopediden yapmaya çalıştım ama ülkelerin bayraklarına ilişkin düzgün bir kaynak bulamadım. Başka kaynağımda olmadığı için internete yöneldim.

En başa uzak coğrafyalarda zulüm altında inleyen kardeşlerimizin olduğu iki ülkenin de bayraklarını farkındalık oluşturmak amacıyla ekledim.

Ulusal Bayraklar:

Etnik Bayraklar:

Myanmar (Burma):

Doğu Türkistan:

Azerbaycan:

Pan-Arap Renkleri (Arap ülkelerinin bayraklarında kullanılan ortak renkler):

İran: 

Irak:

Birleşik Arap Emirlikleri:

Yemen:

Kuveyt:

Suriye:

Lübnan:

Ürdün:

Filistin:

Mısır:

Sudan:

Libya:

Tunus:

Cezayir:

Yemen:

Selam, duâ ve muhabbetle,
Allah ‘a emanet olunuz.

Kategoriler
Manevi İlaçlar

Cehennem Ateşinden Korunma Duâsı

Allah ‘ın selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı, affı, mağfireti, merhameti, rızası üzerinize olsun

“Sabah namazını kıldığında hiç kimseyle konuşmadan önce yedi defa “Allahümme ecirnî minennâr” (Allah ‘ım, beni Cehennem ateşinden koru) de. Eğer o gün ölürsen Allah senin için Cehennem ateşinden koruyucu bir berat yazar. Akşam namazını kıldığında hiç kimseyle konuşmadan önce yedi defa Allahümme ecirnî minennâr” (Allah ‘ım, beni Cehennem ateşinden koru) de. Eğer o gece ölürsen Allah senin için Cehennem ateşinden koruyucu bir berat yazar.” (Müsned, 4/234)

Resulullah (s.a.v.) Hâris et-Temîmî ’ye şöyle buyurmuşlardır:
“Akşam namazını kıldığın zaman yedi kere şöyle de: “Allahümme ecirni minennâr” (Allah ‘ım beni Cehennem azabından koru). Şayet bu duâyı okur, o gece de ölürsen, Cenab-ı Hak seni Cehennemden uzak kılar. Aynı şekilde sabah namazını kıldıktan sonra okur, o gün ölürsen, yine Cehennemden âzat kılınmış yazılırsın.” (Ebû Dâvud, Edeb: 110; Hadis No: 5079)

Selam, duâ ve muhabbetle,
Allah ‘a emanet olunuz…

Kategoriler
Günlük

Kısa Kısa İtikâf 1434

Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu ebeden ve daimen fi Cenneti’l Firdevs,

İşte 1434 yılı itikâfından notlar…

İtikâfa misvak ve karanfil getirmeniz tavsiye olunur. Ben unuttum. :/ 1435 itikâfına nasip olsun (âmin).

Naçizane bir tavsiyedir. İtikâfa girmeden önce girenlerden tecrübelerini alın. Önceden hazırlanmak, hedefler belirlemek, günleri planlamak verimliliği arttırıyor.

Camiinin kubbesine bakarak uyumak, gökyüzüne bakarak uyumak kadar güzelmiş.

İtikâf camiilerinin tuvaletlerini ücretli yapmak kısa zamanlı da olsa dünyanın en karlı işi olabilir.

Daha önce hurması öyle iyice tadını ala ala yediğimi hatırlamıyorum.

Soğuk camii çinisine yapışıp uyumak diye bir şey var.

İçeride düşünecek çok vaktim oldu. 😛

minderler

7 cm kalınlığındaki minder dünyanın en rahat yataklarından biri olabilir. Gayet zinde uyanıyorsunuz. En azından bendeki etkisi bu.

Birkaç parça giysi, bir yastık bir minder ve bir pike ile yaşamak mümkün. Evi eşyalarla doldurmaya gerek yok. Sadelik candır!

Camiilere serinliği sağlamak için pervaneler koyulur. Ben bunun çok verimsiz, çok gereksiz bir uygulama olduğunu düşünürdüm. Bulunduğum camii büyük ve nispeten serin olduğu için mi bilmiyorum ilk defa pervanelerin işe yaradığını gördüm.

Camii çok büyüktü ve itikâfa girenlerin sayısı 5 ile 13 arasında gidip geliyordu. İmamın dediğine göre camii yanlış hatırlamıyorsam 1400 küsur metrekareymiş. Yani kişi başına 280 m2 ile 107 m2 arasında alan düşüyordu. Bu alanda Türkiye’de birinci olabiliriz. 🙂

Çaysız geçen günlerim oldu… Gerçi ben zaten çayyaş değilim, değildim. (Literatüre çayyaş terimini katan Necmi Amca’dan Allah razı olsun. )

Bir sahurda ekmeklerimizi Rahman ’ın (c.c.) misafirleri karıncalarla paylaştık. Afiyet, şeker, şifa, güç, kuvvet ve koloni olsun.

Müezzin mahfili

İtikâfa girdiğim camiide müezzin mahfili büyük Osmanlı camiilerindeki gibi iki katlıydı. Bir gün bir muhterem, ikindi namazına çok az bir zaman kala bana bir latife yapmak istemiş. Ben abdestimi tazeleyip camiiye girdim. Müezzin mahfilinin yanından geçerken birinin bana seslendiğini duydum. Sağıma soluma baktım ama bir türlü sesleneni göremedim. Meğer müezzin mahfiline çıkmış ve seslenip saklanıyormuş. 🙂

Biz itikâfa iftardan sonra girmiştik. O gün iftarda yaşanan bir şeyi aktarmak isterim. Biz yaşamadık ama anlatılanlardan aklımda kalanı anlatayım. İftar zamanı yaklaşmış. Yere örtü serilmiş. Üstüne su, hurma, mercimek çorbası ve dilim dilim ekmekler koyulmuş. Hoca oğluna seslenmiş “Oğlum! Gel hadi iftar yapalım!” diye. Ufaklık koşa koşa sofranın başına gelmiş ve durup sofraya kısa bir süre bakmış. Sonra ağlayarak koşa koşa uzaklaşmaya başlamış (eve gidiyormuş). Hoca da telaşla seslenmiş “Oğlum ne oldu? Neden ağlıyorsun?” diye. Ufaklık cevap vermiş “Açım! Açım!”. 🙂

1435 itikâfına tam zamanlı girmek duâsıyla,

Allah ‘a emanet olunuz…