Kategoriler
Genel

Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ülkelerinin Bayrakları

Allah ‘ın selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı, affı, mağfireti, rızası üzerinize olsun

Ortadoğu’daki ve Kuzey Afrika’daki bazı ülkelerin bayrakları üzerine ufak bir araştırma yapmak istedim. Çünkü ortak renkleri olduğunu fark ettim. Renklerin anlamları, çizgiler ve diğer semboller ilgi çekici geldi.

Araştırmayı evdeki İslam ülkelerine dair ansiklopediden yapmaya çalıştım ama ülkelerin bayraklarına ilişkin düzgün bir kaynak bulamadım. Başka kaynağımda olmadığı için internete yöneldim.

En başa uzak coğrafyalarda zulüm altında inleyen kardeşlerimizin olduğu iki ülkenin de bayraklarını farkındalık oluşturmak amacıyla ekledim.

Ulusal Bayraklar:

Etnik Bayraklar:

Myanmar (Burma):

Doğu Türkistan:

Azerbaycan:

Pan-Arap Renkleri (Arap ülkelerinin bayraklarında kullanılan ortak renkler):

İran: 

Irak:

Birleşik Arap Emirlikleri:

Yemen:

Kuveyt:

Suriye:

Lübnan:

Ürdün:

Filistin:

Mısır:

Sudan:

Libya:

Tunus:

Cezayir:

Yemen:

Selam, duâ ve muhabbetle,
Allah ‘a emanet olunuz.

Kategoriler
Günlük

O Kayayı Sudan Kurtarmak Lazım

Es’selamu Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berekatühü,

Geçtiğimiz günlerde Üsküdar’daki Salacak sahiline oturmaya gitmiştim. Kız Kulesi’ne kıyıdan bakınca sol tarafında büyük taşlı bir alan var. Yazımı okuyanların pek çoğunun bildiğine eminim. Oraya sadece sıcak bir yaz gününde serinlemeye, dinlenmek için oturmaya ve dalgaları seyretmeye gitmiştim. Kendime rahatça oturabileceğim bir kaya seçip, yerime kuruldum.

Salacak Sahil

Vakit ilerlemiş ve akşam ezanına az kalmıştı. Hava kararmaya başlamıştı. Rüzgar da şiddetini arttırmıştı. Keyfime diyecek yoktu yani. Havanın kararmasıyla saldırganlaşan dalgalar sahili dövüyordu. Batan güneşi izlemeyi bırakıp dalgaları seyretmeye başladım. Benzetmem size tuhaf gelebilir ama deniz petrol gibi gözüküyordu. Öyle mavi falan değil siyah ve parlak. Hepsinden de öte, kolları uzayıp kısalan bir canavar gibiydi. Ellerini kıyıya doğru uzatıp geri çekiyordu. Bunu hiç bıkmadan defalarca yapıyordu.

Kıyıdan azıcık uzakta bir kaya vardı. Tek başına duruyordu. Hırçın deniz bıkmadan onu yutmaya çalışıyordu. Fakat her seferinde kaya, dalgaları deliyordu. Yine de üzeri iyice yosunla kaplanmıştı.

Salacak Sahil Kaya

Bir müddet bu mücadeleyi izledim. Neden sonra aklıma Filistin geldi. O kaya Filistin’di. Deniz ise İsrail. Ve ben de Türkiye… Kaya kuşatılmıştı, tıpkı Filistin gibi… Denizin saldırılarına direniyordu. Tek yapabildiği dalganın çekilmesini beklemekti. Deniz durmadan saldırıyordu, tıpkı İsrail gibi… Kaya hiçbir yere gidemiyordu. Kendini kurtaramazdı. Ben de sadece izliyordum, tıpkı Türkiye gibi…

Eğer o kayanın çevresine başka kaya yuvarlarsam kurtulacaktı.  Belki de çevresine duvar örmeliydim. Dalgaların aşamayacağı bir duvar… Ama hiçbirini yapmadım, tıpkı Türkiye gibi…

Herşey bir kenara o kayanın fazla zamanı yok. Deniz gün geçtikçe daha fazlasını içine alıyor. Kaya dalgalara dayanamayıp zamanla ufalıyor. Eğer bir şey yapmazsak ya suyun altında kalacak ya da ufalıp kaybolacak. Artık, daha da fazla geç kalmadan, biraz para (bedel) ödeyip tahta, çekiç, çivi, çimento, kum vs alıp o kayayı sudan kurtarmak lazım. Biraz yorulmak, biraz gayret sarfetmek lazım. Biraz olumlu somut adımlar atmak lazım.

Biz kayayız. Filistin de kaya. Ve İsrail deniz. Öylece seyretmeye devam edersek önce o kaya kaybolacak, sonra çevredeki diğer kayalar ve sonra bir başka kaya olan biz, tıpkı Filistin gibi…