Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu ebeden ve daimen fi Cenneti’l Firdevs,
İşte 1434 yılı itikâfından notlar…
İtikâfa misvak ve karanfil getirmeniz tavsiye olunur. Ben unuttum. :/ 1435 itikâfına nasip olsun (âmin).
Naçizane bir tavsiyedir. İtikâfa girmeden önce girenlerden tecrübelerini alın. Önceden hazırlanmak, hedefler belirlemek, günleri planlamak verimliliği arttırıyor.
Camiinin kubbesine bakarak uyumak, gökyüzüne bakarak uyumak kadar güzelmiş.
İtikâf camiilerinin tuvaletlerini ücretli yapmak kısa zamanlı da olsa dünyanın en karlı işi olabilir.
Daha önce hurması öyle iyice tadını ala ala yediğimi hatırlamıyorum.
Soğuk camii çinisine yapışıp uyumak diye bir şey var.
İçeride düşünecek çok vaktim oldu. 😛
7 cm kalınlığındaki minder dünyanın en rahat yataklarından biri olabilir. Gayet zinde uyanıyorsunuz. En azından bendeki etkisi bu.
Birkaç parça giysi, bir yastık bir minder ve bir pike ile yaşamak mümkün. Evi eşyalarla doldurmaya gerek yok. Sadelik candır!
Camiilere serinliği sağlamak için pervaneler koyulur. Ben bunun çok verimsiz, çok gereksiz bir uygulama olduğunu düşünürdüm. Bulunduğum camii büyük ve nispeten serin olduğu için mi bilmiyorum ilk defa pervanelerin işe yaradığını gördüm.
Camii çok büyüktü ve itikâfa girenlerin sayısı 5 ile 13 arasında gidip geliyordu. İmamın dediğine göre camii yanlış hatırlamıyorsam 1400 küsur metrekareymiş. Yani kişi başına 280 m2 ile 107 m2 arasında alan düşüyordu. Bu alanda Türkiye’de birinci olabiliriz. 🙂
Çaysız geçen günlerim oldu… Gerçi ben zaten çayyaş değilim, değildim. (Literatüre çayyaş terimini katan Necmi Amca’dan Allah razı olsun. )
Bir sahurda ekmeklerimizi Rahman ’ın (c.c.) misafirleri karıncalarla paylaştık. Afiyet, şeker, şifa, güç, kuvvet ve koloni olsun.
İtikâfa girdiğim camiide müezzin mahfili büyük Osmanlı camiilerindeki gibi iki katlıydı. Bir gün bir muhterem, ikindi namazına çok az bir zaman kala bana bir latife yapmak istemiş. Ben abdestimi tazeleyip camiiye girdim. Müezzin mahfilinin yanından geçerken birinin bana seslendiğini duydum. Sağıma soluma baktım ama bir türlü sesleneni göremedim. Meğer müezzin mahfiline çıkmış ve seslenip saklanıyormuş. 🙂
Biz itikâfa iftardan sonra girmiştik. O gün iftarda yaşanan bir şeyi aktarmak isterim. Biz yaşamadık ama anlatılanlardan aklımda kalanı anlatayım. İftar zamanı yaklaşmış. Yere örtü serilmiş. Üstüne su, hurma, mercimek çorbası ve dilim dilim ekmekler koyulmuş. Hoca oğluna seslenmiş “Oğlum! Gel hadi iftar yapalım!” diye. Ufaklık koşa koşa sofranın başına gelmiş ve durup sofraya kısa bir süre bakmış. Sonra ağlayarak koşa koşa uzaklaşmaya başlamış (eve gidiyormuş). Hoca da telaşla seslenmiş “Oğlum ne oldu? Neden ağlıyorsun?” diye. Ufaklık cevap vermiş “Açım! Açım!”. 🙂
1435 itikâfına tam zamanlı girmek duâsıyla,
Allah ‘a emanet olunuz…